Yıl 1916. Rus Ordusu'nun yaklaştığı Sürmene'de aileler muhacir çıkma hazırlıkları yapmaktadır. Harun ise, dört yıl önce cepheye uğurlarken "Yaptığı tahta kaşığı sofraya koyduğu gün döneceğini" söyleyen babasını umutla beklemektedir. Bu yüzden ailesinin muhacir çıkma isteğine karşı koymaktadır. Bir gün Çanakkale'den gelen 'mavi gözlü bir askeri' taşıyan bir kayığın yolda olduğunu öğrenir. O mavi gözlü yolcunun babası olduğuna inanır. Yörede muhacirlik telaşı yaşanırken Harun sadece gözlerini hatırlayabildiği babasının peşine düşer.
Elimizde sadece Canon 550D kamera, bir mikrofon ve 80W'lık bir ışık vardı. Bir de cahil cesaretimiz!
Profesyonel yardım almadan Sürmene Lisesi öğrencilerinden oluşan bir ekip ile çektiğimiz bu filmde Sürmeneli amcalar, teyzeler, nineler de ilk kez kamera önündeydi.